16 Mayıs 2010 Pazar

Sinema İzleyicisinden Al Ridley Scott'a Ver





Evet içinde bulunduğumuz yıl itibariyle, Avatar ve James Cameron'dan sonra en büyük ikinci hayal kırıklığımı da yaşamış vaziyetteyim. 

İnsanlara "gözünüz kapalı gelin,beğenmezseniz paranız iade" kelamını rahatlıkla edebilecek iki isimden bahsediyoruz; biri Ridley Scott diğeride Russell Crowe fakat Robin Hood yaklaşık 2 saatlik bir hayal kırıklığı. Sanırım 2010 da büyük bütçeli filmlerde bu sıkıntıyı yaşamaya devam edeceğiz.

Gelelim filmi neden böyle acımasızca itin g.tüne soktuğumuza ; 

  1. Bir "epic tale" olmaktan çok Maximus rolüne sıkışan Russel Crowe'u kurtarma çabası :
Hiç kimse Russel Crowe'un kötü oyuncu olduğunu falan söyleyemez. Hatta bu filmde de içler acısı falan değil ancak bir çok kalburüstü filme o sıfatı yakıştıran adam zaten Russell Crowe'du bugüne kadar ne yazık ki Robin Hood'da Kevin Costner'ın bırakın yanına yaklaşmayı aynı boyutta bile değiller. Ekstra hiç bir şey yok. Gözümü kısarım, okumu atarım -onu da zırt pırt atmam arada sırada atarım- paramı alırım olmuş. Tarihten doğan karakterleri oynamaya devam edicekse Maximus'tan sıyrılmak için, lütfen yapmasın biz Gladyatör olarak seviyoruz onu. 


    2.  Oscar ödüllü bir yönetmen bu kadar tekdüze ve yanlışlarla dolu bir film çeker mi yahu ? 

Evet, İSYAN EDİYORUM. 1.sınıf yönetmenlik öğrencisi bu filmi böyle çekmez. Berbat savaş sahneleri hadi berbat demeyelim de ortalamanın ortalaması savaş sahneleri yahu. Fransa'da bu film gösterildiğinde büyük ihtimalle yer yerinden oynayacak. Kral Philippe isimli Fransız kralını resmen gerizekalı gibi göstermişler. 22 yıldır savaş filmlerinde gördük ki, çıkartma yapıyorsan tepesi olmayan yere yaparsın. Koskoca Fransız ordusu bütün İngiltereyi alacak ama çıkartma yaptıkları yerin tam karşısında İngilizler Long-Bow kullansın diye koskoca nerden baksan 75 metrelik çıkılması mümkün olmayan bir tepe var. Hadi bundan sıyrılabilirsin Ridley, yok efendim görmesinler diye falan. Ya Hu be adam piyaden kanadından atlı gelirken atlılara doğru dönmez mi bir mızrak göstermez mi? Bekler mi kanattan yesin diye. Yok eğer bu savaşın tarihi gerçekten buysa, bu savaş olduğunda Fransız ordusu böyle konuşlanmışsa 3 günde bütün Fransayı fethederiz ulan!

Gelelim filmin diğer yanlarına, Robin Hood efsanesinin başını anlatmaya yönelik bir film. Yani öyle anarşist yapıda ki bir Robin Hood'la falan karşılaşmıyoruz. Zenginden alıp fakire falan vermiyor. Savaş sahnelerinde bıktıran film diğer yönlerden de pek bir şey vaad etmiyor açıkçası. İngiliz espri anlayışı bile filmde kendine yer bulamamış. Belki biraz Cate Blanchett'in oyunculuğu ve güzelliği bir şeyler kotarıyor.

Son olarak geçen 2 saatimin ardından sevgili arkadaşım Altuğ Çiftelerli'nin film hakkında ki yorumuyla bitirmek istiyorum :

" İkinci film için biraz uzun fragman olmuş"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder