15 Ağustos 2010 Pazar

Sivasspor-GALATASARAY



Yeni sezon yeni umutlar, başlangıçlar, kaos, düzen, transferler falan derken Galatasarayımız dün gece sezonun ilk maçında Sivas deplasmanında 2-1 kaybetti. 90 dakikanın 35 dakikası hadi bilemedin 40 dakikası futbol oynadığımız bir maçın ardından elbette çok güzel şeyler yazmak mümkün değil. 


Maçın bende oluşturduğu ilk duygu 2010-2011 SporToto Süper Lig'in 1.haftası değil de 2009-2010 Turkcell Super Liginin 35.haftası gibiydi. Giderek daha da kötü oynuyoruz deplasmanlarda. Kötü oynamanın özrü olabilir ama "giderek daha kötü" oynamanın özrü olamaz. Elimde istatistikler yok kaç saniyede bir olumlu pas yaptık, kaç kere kanat akını yaptık, orta sahayı ne kadar hızlı geçtik gibi ama görünen o ki Galatasaray giderek daha ağır oynamaya ve "possesion football" denen top hakimiyeti üzerine kurulu oyun anlayışından giderek uzaklaşıyor. Topu ayağımıza aldığımızda Arda Turan'ın yaratıcılığından medet umuyor, ondan olumlu pas yapmasını bekliyoruz. Harry Kewell'i yolladık ha yollayacağız derken en olumlu kararı verip takımda tutarak adamı köle gibi kullanma kararı aldık gibi duruyor. H.Kewell bu maçta "hedef santrfor" nasıl oynanır onu bile gösterdi. Yeni gelen Mehmet Batdal'dan daha çok kafayla top indirdi, ölü deparlar attı, alan boşalttı, sapık stoperlerle boğuştu lakin takımın orta 3'ünün ortasında ki "gölge santrafor" Mustafa Sarp olduğundan mütevellit gol ondan gelmesine rağmen başka bir pozisyon üretemedik.




Gelelim transferlere, hala bir şeyler söylemek için erken olduğunu düşündüğüm Lorik Cana, Pino ve Serdar Özkan için konuşmayacağım ancak Ali Turan acilen kendine çeki düzen versin. Artık Kayseri'de top oynamıyor. Sezon sonrası yazımda "bek" ve "orta sahaya" transfer yapılmasını gerekiğini resmen bağırdım. Ancak şu ana kadar Kader Keita'yı satma saçmalığını yaptığımızdan beri ne bir orta ön oyuncusu ne de bir bek alabildik. Lig için Balta ve Sarıoğlu yetebilir ancak sakatlıklarda - ve evet Galatasaray sağlık kurulunu kovarak en başarılı kararını vermiştir- çektiğimiz çileler belli. En acilinden bu Baptista mı olur Ladesma'mı olur kim olur bilmiyorum ama oyunun defansif yönünden vazgeçtim ileri dikine oynayabilen bir orta sahaya ihtiyacımız var. Harry Kewell'in forvet olmayı bile öğrenmesi ve benim diyen forvete taş çıkarması sonucunda buraya harcanacak parayı da orta sahaya kanalize edebiliriz. Baros'un tam hazır dönmesi, yapılacak bir transfer ve Elano durumu çözüme kavuşursa daha derli toplu bir takım izleyeceğimiz görüşündeyim yinede.



Bir parça da Rijkaard ve Sivasspor üzerine; evet efsanemiz, futbol filozofomuz bu sene biraz daha atarlı, biraz daha giderli, biraz daha istekli hatta dün kavga etti, 4-2-4'e bile döndü fakat sadece tek bir santrafora bel bağlamış Sivasspor karşısında neden bir stoper çıkarıp orta sahayı 3 lemediğini ben anlayamadım. Topları şişirdiğimizde elimize geçen tek şey yediğimiz kontralar oldu. 35 yaşındaki Ayhan ve yetersiz Sarp değil 2 kişiyken 3-5-2 oynasak bile bu orta sahanın direncini arttıramazlar.

Sivas mağlubiyeti kabul etmedi, savaştı. Geçen seneden daha iyiler fakat kaç yaşında olduğunu bilmediğim Ceyhun Eriş'in üzerine bütün sezon bu yükü yükleyemezler. Ceyhun'nun da Fenerbahçe deplasmanı ve Beşiktaş maçı dışında aynı oyunu oynayabileceğini zannetmiyorum.

Yazıyı sonlandırırken; Galatasaray'ın ilk maçını kaybettiği son sezon 1999-2000 sezonuymuş. Acaba ?...