18 Mayıs 2010 Salı

"Hiç" in Ardından








10 yıl önce bugün, bu saatlerde, 20.yy'da ezilen, Yunanistan'ın doğusunda kalan, 3 Dünya ülkesi kabul edilen bütün topraklarda, bayram sevinci vardı. İlk kez bir takım, bahisçilerin 1 e 41 verdiği bir takım, hepsi ayrı ayrı ekollerin temsilcisi olan, Avrupa'nın o zaman ki en iyi kadrolarını birer birer eleyip UEFA kupasını kaldırıyordu Kopenhag'da. 2000 li yıllara " Galatasaray Ruhu" tanımını yerleştiren efsane o gece Danimarka da, Parken Stadının çimlerinde, Popescu'nun Arsenal kalecisi David Seaman'ın sağına vurduğu an başlıyordu...Nice büyük kupaların, başarıların 10.yıl dönümlerine...



Bugün ise Galatasaray, o ruhtan çok uzak, 15 gün sezonu daha geç açacak olmasının tesellisiyle Türkiye tarihinin gördüğü en iyi kadroyu kaybediyor...

Küçük bir sezon özeti. Tobol maçıyla başladı serüven, son yılların en parlak hocalarından bir filozof Frank Rijkaard gelmişti takımın başına, elde tutulan Kewell ve Baros'un yanına Kader Keita, Leo Franco, Elano eklendi. Rüya takım deniyordu, Neeskens bile kulubedydi. Taraftar Sami Yen'i doldurmuş arka arkaya gelecek golleri bekliyordu. Çok da iyi başladı Galatasaray, ta ki ligin 8.haftasında ki Ankaragücü maçına kadar. Deplasmanda yenen 3 gol moralleri bozmuş 2 hafta sonraki fener maçı için yine sıkıntılar doğurmuştu. Yine de ilk yarının lideri Galatasaray'dı. Uefa'da yola devam ediliyor rakip ise Athletico Madrid oluyordu. Bundan sonrasını ise hepimiz acıyla izledik aslında. Sakatlıklar, gelenler gidenler, sistem çığlıkları, bireysel hatalar, kavgalar bir çok değişken bugün bu kötümser görünen yazıyı yazmamıza neden. 

Galatasaray tarihinin en pahalı kadrosu, en kariyerli hocasıyla ligi Beşiktaş'ın önünde üçüncü bitiriyor, Türkiye kupasında çeyrek finalde eleniyor ve Avrupa'da Mart ayını göremiyor.Neresinden tutarsak tutalım bu koca bir hiç, koca bir başarısızlıktır. Neden böyle oldu ? yu konuşmaktan daha çok seneye nasıl böyle olmazı konuşmak sanırım hem daha umut dolu hemde daha mantıklı olacaktır. 

Açıkça gördük ki bu sene Rijkaard'ın bir oyun şablonu sistemi var beğenseniz de beğenmeseniz de bu değişmeyecek. Sahaya çıkan 11 kişi ve yedek bekleyen 7 kişi de dünya değişse "sistem" oynayacak. İnat edebilirsek, kızmazsak, homurdanmazsak, - ki bu bir özeleştiridir - taraftarla uğraşmaktansa oyun oynarsak eminim bizi güzel günler bekliyor. Öncelikle yapılması gereken kalede Leo Franco'nun acilen yolcu edilmesi, Ufuk Ceylan'a ve Aykut Erçetin'e güvenmek olmalıdır. Nezihi Hoca da artık ya görevi bırakmalı ya da kalecileri adam gibi yetiştirmelidir. Devre arasında katılan yıllardır beklediğimiz adam Lucas Neill stoper mevkisinde korunmalı, adam gibi biri alınmayacaksa Hakan Balta stopere çekilmeli lakin sol beke Allah aşkına "modern" bir bek alınmalıdır. Aynı şeyi sağ bek içinde söyleyebiliriz. Caner'in ve Sabri'nin pozisyon alamamalarını görmekten bir sezon gına geldi.

Mehmet Topal'ın kaybıyla daha da güçsüzleşen Galatasaray orta sahası Mustafa Sarp ve Barış Özbek gibi kalitesi bir gömlek düşük oyuncularda inat etmemeli, bu oyuncuların vasat yedek olabilecekleri, kapasitelerinin en fazla bu olabileceği anlaşılarak yerine pas yapabilen "sistemi" ayakta tutabilecek bir orta saha alınmalıdır.  Ortanın önü için pek fazla yorum yapmak aslında şu an için pek mümkün değil, taraftara laf yetiştirmekle meşgul olan Büyük Kaptan bu sene kalır da aklını futbola verirse burada bir sıkıntı görmüyorum, hatta Dünya Kupasında "futbolcu" olduğunu hatırlayabilecek bir Elano'nun gelecek sezon Galatasaray'a katkısı büyük olur. Yok bunların ikisi de yolcuysa genç Emre Çolak'ta ısrar edilmeli diyorum. 

Gelelim kanatlara, belli ki futbol tarihinin en garip sakatlıklarından müzdarip, aynı ölçekte de yetenekli ve profesyonel olduğunu düşündüğüm Harry Kewell'la sözleşme yenilenmeyecek, Dos Santos'un ise durumu Dünya Kupasından sonraya kalacak. Eğer ikisi de kaybedilicekse Bursasporlu Volkan Şen bu kadroya kazandırılmalıdır. Kader Keita'yı satmak gibi bir dengesizlik yapılmayacağını düşündüğüm için bu konuyu yazmıyorum bile. 

Forvette ise büyük sıkıntı yaşadık bütün sezon. Baros'un sakatlanmasının ardından kariyer rekorlarını kırmaya çok yaklaşan Harry Kewell'ın ilk yarı itibariyle çektiği forvet mevkisi, Jo'nun gelişiyle birlikte yolcu edilen Nonda ve Kewell'ın sakatlanması ile tamamen sefilleri oynamıştır. Baros'u soldan yada ortadan destekleyebilecek Kewell türünde bir orta saha alamıyorsak en az 2 adet bitirici, güçlü ve yırtıcı santrafor bulunması zorunluluktur. Bu yapılacak transferlerden biri Türk olursa ne mutlu. Mevlüt bile ikna edilebilirse büyük katkı sağlar düşüncesindeyim ha eğer bunların hiçbirini yapamıyorsak bir sezon daha hüzünle izleriz Galatasarayımızı. Bu sezon benim aklımda kalan yegane oyuncu bu 2 adam oldu. Helal Olsun aldığınız her kuruş..

  


Bu takımdan kesinlikle gönderilmesi gereken bir sürü oyuncu var : Franco, Servet, Caner, Barış, Aydın,Ayhan eğer gerçekten kendini Parçalıya veremeyecekse Arda Turan, Jo. Seneye şu adamlardan Galatasaray'da kalsa iyi olur diyebileceğimiz sanırım bir tek Arda var. Gerisini kapının önüne koymaktan yönetim çekinmemelidir. 

En üstte yazdık. Galatasaray'ı var eden "ruhudur", "arkadaşlığıdır", "dayanışmasıdır" ve yıllarca Sami Yen'de duran pankartta yazan "konsantrasyondur". Galatasaray yönetimi ve Rijkaard futbolcularda önce bunları sağlamalıdır. 

2010-2011 sezonunda yepyeni bir stadda, bir arenada olacağız. Yılların "mabedine" veda ederken, yepyeni bir yerde yepyeni tarihler yazmak üzere...

Unutulmasın ki; Gerçekleri Tarih Yazar, Tarihi de GALATASARAY!




p.s. : Şampiyon olan ve Türkiye'de bir devrim yapan Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam'ı ve ikinciliğe bu kadar çok sevinerek bu sene yine tek eğlence Fenerbahçeyi gönülden kutlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder