17 Mart 2010 Çarşamba

Invictus





Büyük ölçüde ondan,bundan, şundan esinlenerek yapıldığı için uzun süre izlemediğim Invictus adlı filmi sonunda izleme onuruna kavuştum. Adını, William Ernest Henley'in aynı adlı şiirinden alan film hayatım boyunca politikalarını tam anlamıyla özümseyemediğim, hatta Güney Afrika'daki suç oranlarına rağmen neden bu kadar başarılı adledildiğini çözemediğim Nelson Mandela ya farklı bir bakış açısı. Alt Bilgi :( Filmden sonra gerçekten bu adamın işi bu kadar zorsa hakkını yemişim). Seven ile başlayan, Bruce Almighty ile katlanan Bucket List ve Batman ile zirve yapan Morgan Freeman hayranlığım önüne gelen her filmde oynamasıyla biraz sekteye uğramıştı fakat Nelson Mandela karizmasını bu kadar iyi yansıtabilecek başka bir oyuncu olduğunu da zannetmiyorum. 


Yönetmenliğine pek de bayılmadığım oyunculuğuna genelde hasta olduğum Clint Eastwood'un Million Dollar Baby ile yarışabilecek düzeydeki filmi Invictus'un konusu şöyle : Bildiğimiz Güney Afrika ayrılıkçı geyikleri! İşin muhteşem yanı 90 lara damgasını vurmuş bir adamın konuyu belkide dünyadaki en "erkek" sporu olan Rugby ile çözmeye çalışması ve bunu bir ton siyasi karmaşıklığın içinde başarması. Gülben Ergen ve Tarkan'la yaratmaya çalıştığımız milli maç öncesi keko şarkı dinleyerek ulusumuzu bir araya toplama fikrinin aslında nasıl yapılabileceğinin birebir örneğidir '95 Güney Afrika Rugby Takımı.Ayrıca ülkemizdeki azınlık açılımlarına da "o iş öyle olmaz canım kardeşim bak böyle olur" diye reverans yapan film bu sene izlediğim en iyi filmlerden birisi. 


Morgan Freeman'ın şahane oyunculuğuna , Matt Damon'ın o cıvık Amerikan aksanını nasıl olmuş ta bir Güney Afrikalı aksanına çevirdiğini düşünerek geçirdiğim 2 saat 14 dakika gerçekten beni tatmin etti. Matt Damon demişken güzel kardeşim senden hala takım kaptanı olmaz. Veremiyorsun o Fatih Terim duygusunu. 


Bir başka açı da 2010 Güney Afrika Dünya Kupası için ve aday olduğumuz 2016 için değerlendirilebilir. Bunu Rugby de yapmayı başaran, bir ulus yaratan Güney Afrika, bu holywood filmi sayesinde 3 ay kalan Dünya Kupasında da uluslararası anlamda güven tazelemiş oluyor benim gözümde. 


Gel gelelim son 2 haftadır yaşadığımız salakça tribün olayları sonucunda boka sardığına inandığım 2016 adaylığımıza. Eğer ülkemizin başarısı için koşturuyorsa bu federasyon kendi kişisel çıkarları dışında oturup bu filmi izlemeli ve uluslararası organizasyon yapmadan önce "Milli Bilinç" nasıl oluşturulur öğrenmeli...


Filmde önemli bir alana sahip olan şiir için : 



Invictus 


Out of the night that covers me,
Black as the Pit from pole to pole,
I thank whatever gods may be
For my unconquerable soul.

In the fell clutch of circumstance
I have not winced nor cried aloud.
Under the bludgeonings of chance
My head is bloody, but unbowed.

Beyond this place of wrath and tears
Looms but the Horror of the shade,
And yet the menace of the years
Finds, and shall find, me unafraid.

It matters not how strait the gate,
How charged with punishments the scroll.
I am the master of my fate:

I
am the captain of my soul. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder